”Bir kimse, nefsine istikamet tâyin ederse, başkaları da onun vâsıtası ile istikamet sâhibi olurlar.
Hele bir düşün: Bir ağaç eğri olunca, onuın gölgesi nasıl doğru olur?
Bir derviş, nefsinin yersiz isteklerini kırarsa…Onu kibrinden alır ve emrine tâbî, sönük bir hâle getirirse…Şevk ve sadâkat ateşi ile yanarsa; Bütün bu olanlardan sonra istikamet meydanında yüce Hakk’ın huzûrunda durursa…
İşte, hâli anlatıldığı gibi olan bir kimse, hayırlar mâdeni hâline gelir.
Bütün mahlûkatın arzuladığı bir varlık olur.
Bir bulut hâline gelir ki; yöneldiği yere faydalı olur.
Böylece o; Allah’ın, kullarına bir rahmeti, bir hazînesi olur.”