30 HAZİRAN
(…Hak veriyorum. Kendi içindeki şeytanı koyup, hâriçtekilere saldıran gaafile hak veriyorum. Ne yapsın, gözünü dünyâya açtığından beri, anadan babadan, hocadan arkadaştan öğrendi ki dost var düşman var, diye. Kulağına eğilip: ‘Onlar câhil…bilmiyorlar; bu dünyâda benden başka kimse yok!’ demediğin için, düşmanlığı fesadı hiyânet ve zulmü hâriçte sanmaz da ne yapar, söyle ne yapar?)
Sâmiha AYVERDİ
26 HAZİRAN
(Tarîkimiz üç şey üzerine kurulmuştur. Dilenmemek, reddetmemek, biriktirmemektir.
Şeyhini, eğitim sırasında yormamak ve belki işiten ve boyun eğen olup; işâretinden nem kapmak mürîdin şânındandır.
İnsanın himmet eli gök kapısını vuracak kadar geniş ve uzun olsa bile; fikri, din ve dünyâ husûsunda Allah için ve Allâh’a hizmet etmezse, hiçbir şey değildir.)
Hz. Ahmed ErRifâî
23 HAZİRAN
-İnsanlar için neden kalb-i selîm lâzımdır? Sebebini anlatır mısınız?
-“İnsana mal, mülk, evlât ve hattâ tâat ve ibâdetlerinden hiçbir fayda yoktur. İllâ kalb-i selîmden başka.(*) Çünkü âhirette senden aranılacak olan pasaport, kalb-i selîm pasaportudur.”
(*)Şuarâ Sûresi,88. Âyet:”Yevme lâ yenfeu mâlün veyâ benûn, illâ men etallâhe bi kalbin selîm.”
Ken’an Rifâî Hz.
19 HAZİRAN
(Ehlullahın etrâfında bulunan kimselerin kusurlarına işâret edenlere:
-Medîne-i Münevvere ahâlisi, kendilerini hor gören ve aşağılayan kimselere hal lisâniyle derler ki: ‘Bir kıymetli ve bahâ biçilmez pırlanta yüzüğün etrâfındaki serpinti taşlara nasıl kıymetsiz der, onlara değer biçmezsiniz?’
Ken’an Rifâî Hz.
16 HAZİRAN
(Müslüman iftira etmez, fesat çıkarmaz, yalan söylemez, gayr-ı meşrû yollardan mal mülk edinmez.
Bilhassa şirki, kul hakkını ibâdet suyu ile temizlemeye kalkışmaz. Bir kimse savm-ı Dâvud/gün aşırı tutulan oruç/ ile oruç tutsa, geceleri teheccüde/Gece namazına/ kalksa, sabahlara kadar namaz kılsa, adâletten, insaftan, doğruluktan ayrılmış olduğu takdirde, ibâdetleri riyâ ve süm’adan/gösterişten, riyâdan/ ibâret kalır.)
Sâmiha AYVERDİ
12 HAZİRAN
(Gâyeli ve kararlı ol. Gel geç tabiatlıların, ideallerine eriştikleri görülmemiştir. Onun için azimli ve sebatkâr ol ki, tuttuğunu koparasın.
Herhangi bir mes’eleyi huşunetle/sert, haşin değil, sükûnet ve hoşlukla halletmeyi âdet et. Onun için Resûlullah Efendimiz: “Allah güzeldir. Güzeli sever”, buyurmuşlardır.)
Sâmiha AYVERDİ
9 HAZİRAN
”Câhil ve rûhen çocuk kalmış kimselere hakîkatleri mecaz kisvesine bürünerek anlata gelmek âdet olmuştur. Meselâ, âlem altı günde yaratılmıştır, denir. Ama bu altı gün, bizim ölçülerimizle hudutlanmış zaman çerçevesine girmez. Allah indinde zamânın ve vaktin kıymeti yoktur. Zulmetin, nûrun, sabahın ve akşamın da kezâ kıymeti yoktur. Bunlar, bize göre, bizim beşerî idrâkimize göre tâyin edilmiş sınırlardır. Onun için Allâh’ın gün diye buyurduğu müddet, senin yirmi dört saatin değildir.”
Hz.Ken’an Rifâî
5 HAZİRAN
(Sen hiç, tabiatta karşılığı olmayan bir isim bilir misin? Hiç gül kopardın mı dalından? Söyleyip onun adını, arasana hakîkati! Ay’ı suda değil, gökte arasana! Dilersen yükselmeyi, yalnız isim ve harflerden bir hamlede âzâd et kendi nefsinden bütün benlik sıfatlarını. Arın ki kendi parlak zâtını görebilesin.)
Hz. Mevlâna
2 HAZİRAN
(İrfânın aslını görüp mektebinde okumadıkça kabukta kalmak pek tabiîdir.)
Hz. Ken’an Rifâî