Fatih Sultan Mehmed Han, bir gün İstanbul’da dolaşıyordu.
Yanına sokulan garip kılıklı birisi, kendisinden para istedi. Pâdişah ona bir altın uzatınca, adam:
“-Şevketlüm, ben senin kardeşin olam da, bana bir altın veresin; hiç insâfa sığar mı?” dedi.
Fatih sordu:
“-Neden kardeşiz?”
Ve:
“-İkimiz de âdemoğulları değil miyiz?” Cevâbını alınca, adamın kulağına eğilip:
“-Yavaş konuş! Öteki kardeşlerimiz de duyarsa, hissemize bu kadarı da düşmez”, diyerek, söze noktayı koymuş oldu.
Fatih Sultan Mehmed’in resmini yapan meşhur ressam Bellini anlatıyor:
“Bir gün, genç Sultan, yeni yaptığım Jean Baptist’in kesik başını gösteren tabloya bakıyordu. Sultan, tabloyu uzun uzun seyrettikten sonra bana dönerek:
–Tablo iyi olmasına iyi ama bir hatâ var. Meselâ başı kesilen bir insanın boynunda meydana gelen kasılmadan dolayı, boyun büsbütün kaybolur.” Dedi.
Hakîkaten bu bâriz yanlışı düşünmem gerekirken düşünemediğimi anlayarak mahcub oldum. Sultan’ın dikkatine hayran kalmıştım.”