KARDEŞİM: Halkın ayıplarını yüzüne vurma ki, bir başkası da senin gizli perdeni yırtmasın! Gönlünün arzusuna göre iş yapma ki, sırtına pişmanlık yükü yüklenmeyesin.
Ey hürmet ehli: halkın değerini bilirsen, halk da sana saygı gösterir.
Efendi: Mâdem ki dilini pek uzatıyorsun, elini kısa tut, boşuna her tarafa kaçma!
Cihanda bir değer sâhibi olmayanı diri sayma! O ancak ölülerdendir.
Kanaatten nasîbi olmayanı dünyâ malı nasıl zengin edebilir?
Dâimâ Allah’tan korkanlardan olmakla berâber rahmetinden de ümitli olarak yaşa!
Düşmanına karşı, ancak af ve suçunu bağışlamak yoluyla zafer elde edebilirsin.
Alçak gönüllü ol, edepli yaşamaya alış, günahtan sakınanların dostluğunu iste!
Sabır yolunu ara, kimseyi incitme ki, hüner meydanında ün salasın. Zamâne bilginleri tiryaka, câhilleri de öldürücü zehire benzerler.
Eh hoca, halk tiryaktan şifâ bulur, fakat zehirden kim hayat bulabilir?
Sabır ve yumuşak huyluluk, bilgi; gönül tiryakıdır. Hırs, garaz, kin ise; öldürücü zehirdir.
Bütün iyiliklerin başı, halka cömertlik göstermek, kapıyı dostlara açık tutmaktır.
Ne kadar bilgili ve hüner ehli olsan da, kendini yine de câhillerden aşağı say!