Pazartesi, Eylül 16, 2024

Gül Ağacı

Sayfa:2

İşte, bundan dolayı, defter beni cezbetti; onu, âdetâ mukaddes bir kitapmış gibi aldım. Öpüp, başıma da götürebilirdim, ama, çevremdekilerin yadırgayacağı âşikârdı.

İlk iş olarak, ona dedim ki:

“-Hüzün, güzel şey.. ancak, sendeki bu hâl, hüzünden öte.. çok daha farklı bir hâlet gibi geliyor bana. Niye bu derece hassas ve mahzun, yâhut kederli, hattâ kırgın görünüyorsun?”

Dedi ki:

“-Ben, aşka nisbetim. Ailece gezip tozarım. Hasret, bir anaç kumrudur bende.. Iztırap ve yavruları, acılar, gözyaşları; hep aynı ailenin çocukları gibidir. Her an yeni bir yavrunun hayat sahnesine çıkışı, bende esen fırtınalar demektir. İzin ver de bâzı bâzı birkaç kuru yaprak da şu yeşilliklere dökülsün; bundan, sana ne zarar gelir?

Benim mayamın îcâbı bu.! Simit hamuru ile kurâbiye yapılır mı? Aşûre başka şey, çorba başka şey..

Iztırapsız geçen her bir nefes, ömrümden düşülen ziyan asırları gibidir bana. O ânları yaşanmış saymam ben! Çünkü, hamurum aşktır benim. Sen benim cildime, kapağıma takılacak biri olsaydın; “al da oku!” der miydim?

Şu da var ki, “Ben, ferahlananları sevmem!” buyruluyor. Sen, bütün bunları bilen bir adamsın; nasıl olur da toy ve acemi suallerle kendini oyalarsın?”

– ……………….

Sakın bana şunu sorma:

-Yoksa sen de benim gibi can taşıdığını mı iddiâ ediyorsun?

Evet.. lütfen, buna benzer bir sual yöneltme bana! Zirâ sen; bir gül ağacı iken kesilip biçilen, türlü macera yaşayıp, nihâyet süt beyazı sayfalar hâlinde hayat harmanında savrulan benim, bütün sırlarıma vâkıfsın. Vâkıfsın diyorum; ben henüz gül fidanı değilken, sen de çamur hâle gelmemiştin ve ne sen benden, ne de ben senden ayrı idik.

Lâkin, Ezel Nakkaşı, sana beşer damgası vurdu; bir kalıba döktü, buraya gönderdi.

Aynı hamurkâr usta’nın önünden seni böylece bu âleme fırlatan el; beni de aynı kazandan aldı: “Senin de gül fidanı olmanı murâd ettim! Dedi. Ve gözümü dünyâya fidan kisvesiyle açmış oldum.

Bunda şaşılacak bir taraf olabilir mi ki; sen can taşıyorsan, sen kalp sâhibi isen, sende olan her şey aynen bende de var!

Şüphe mi ediyordun yoksa?

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Rıza Tekin UĞUREL
Rıza Tekin UĞURELhttps://www.dertlidolap.com
..1987 yılında kurulan Kütahya Aydınlar Ocağı Derne­ği başkanlığını uzun yıllar yürüten Uğurel, hâlen (KÜMAKSAD) Kütahya Mevlânâ Araştırma Kültür San'at Derneği'nin de başkanı olarak mûsikî, kültür ve san'at faaliyetlerini sürdürmektedir.
Benzer Yazılar
- Advertisment -

Popüler Yazılar

error: Muhtevâ korumalıdır!