İçinde yaşadığı zevk çamurundan kurtulup, berrak sularda yıkanmak ve bir daha kirlenmemek üzere vicdanına ve onun zamanı aşan ebedî kanunlarına vefâlı kalmak isteyenlere nasıl imrenilmez?
Elbette temiz, lekeliden; sağlam, çürümek üzere olandan; inanan ve mes’ud olan, îmansızdan-ümitsizden daha güzel ve asildir.
İnanan mes’uttur, hiçbir şeye bağlanmayan ilk önce kendine inanmaz, sonra şikâyet eder.
Doğrusu hiçbir şeye bağlanmayan insan yoktur…
Zîra, böyle bir insan, yaşayamaz.
Yalnız; o,kendi yarattığı putlara inanmadan tapar ve zevk ediyorum diye, vicdan azâbı toplar. Bunun için her şeyi belli bir ölçüye göre düzene konmuş dinli, her şeyi tesâdüfe bırakmış olan dinsize,(Biz bildiğimize tapıyoruz. Siz, bilmediğinize tapıyorsunuz) demekte haklı değil midir?
(*)Burhan TOPRAK – Ballar Balını Buldum