Bütün şarkılar: “Gel!” diye feryâd ediyordu;
O: “Beni al!” diye ağladı.
Henüz çocuktu ve sevdiğine emir vermeyecek kadar edep ve sâfiyet doluydu.
Nitekim, bir anda kendisini kucakta buldu.
Yetişkin sayılan çocuklar, “yârin âgûş-i visâlini”, çocuk sayılan yetişkinden öğrendiler.
“Kölelik kalktı” diyorlar.
Bunu söyleyenler, beni hesâba katmayanlardır. Ama, varsın katmasınlar; hesâba katılarak dikkatlerini çekmekten korkar, titrerim.
Onlar, sana köle olmayı men ederek hürriyet getirdiklerini sanıyor; bense sana köle kalarak hürriyetimi kazandığıma inanıyorum.
Biri zan, biri îman!
Bu durumda sen olsan, hesâba katılmak ister miydin?
Ve isteseydin hiç sen, sen olabilir miydin?
Köleler Târihi’ne, adın “azadsız köle” diye yazılmasaydı; hiç, ben sana azadsız bir köle olmaya can atar mıydım?
O halde sus, sırrımız fâş olmasın.