Niçin, niçin yazıyorum? Tepsisinin içine Nisan yağmuru toplayan bir çocuk gibi, bu akıp giden selin altına neden ben de testimi koyuyorum? Bâhusus bu zavallı kaba bir tekme vurup kırmak istediğim halde, elimi ayağımı tutan da kim? Söyle, bâri ona su boşaltanın kim olduğunu söyle!
Bilirim, her zaman ben sorucuyum, sen de susucusun. Hakkın var. Bu bitip yetmez sorguların karşılığı söz olamaz ki… Zâten hangi kelâm, hangi sırrın düğümünü çözmüştür? Neden acaba bunu bilirim de gene de sorar, sorarım? Gecenin sisleri çimenlerin kulağına çiğ tânelerinden küpelerini takarken, nasıl onlar bu bezentilere karşı koyamıyorlarsa, ben de her gecenin seherinde yüreğimin her bir telini bir sorgu damlacığının aşağı çektiğini görürüm. Nasıl bu dizi dizi mücevherleri, bahçenin çiçeklerini devşirir gibi toplamak kaabil değilse, benim de sorgularım tânelerini, bir cevâbın beceriksiz eli derleyip halledemez.
İnan bana, şebnem, kendisini bir anda kurutacak güneşi beklediği gibi, ben de içimin esrar tâneciklerini silip yok edecek o zuhûrun teşnesiyim.
–Sâmiha AYVERDİ–
—————————-

