Oyun, Aynı Oyun! Ermeni Meselesi

0
327

Geçmişte yaşanan Ermeni meselesi bilinmeden, bugün Türkiye’mizde yaşanan Kürt mes’elesini bilmenin-anlamanın ve çözüm bulmanın imkân ve ihtimâli yoktur.

Çünkü Ermeni mes’elesinin seyri, âdeta bir şablon gibi Kürt mes’elesi için de aynen uygulanmaktadır. Bir sürü belgenin arasından, alın, sâdece bir örnek:

(…San Remo Konferansı

İtalya’nın San Remo şehrinde, 19-26 Nisan 1920 târihleri arasında yapılan toplantıda, Osmanlı topraklarının bölüşülmesi, Türkler’in Arap topraklarındaki haklarından vazgeçmesi, özerk bir Kürdistan devleti ile Ermenistan’ın kurulması yolunda kararlar alındı. Bu toplantıya Fransa, İtalya ve İngiltere başbakanları ile Yunanistan, Belçika ve Japonya’dan temsilciler katıldı..)


Bugün, eski Türk seciye ve ahlâkının yerinde yeller esiyor olabilir; millî-mânevî değerlerimiz korkunç şekilde erozyona uğramış bulunabilir, doğru! Müslüman-Türk’ün insanlık değerleri, bütün dünyânın takdîrini kazanmış dünkü hâlinden aşağılardadır,

el -Hak!

Fakat Ermeni vahşeti, dünlerde yaşandı ve ona mâruz kalan insanlarımız, bütün kıymetleriyle gitti. Bugünden geçmişe bakarken, bilhassa Osmanlı’yı… O dönemde yaşayan Türk insanını ve onların değerlerini ölçü olarak almalı, olayları buna göre anlamaya çalışmalıyız. Bunun yanı sıra, Ermeniler’in seciyesizliklerini ve hangi genlere sâhip bulunduklarını da iyi bilmeliyiz.

Bir tarafta, Lâ Fâile İllâllah îmânıyla yaşamaya alışmış; her şeyin Allah’dan geldiğine inanmış ve fert olarak da toplum olarak da başına gelenlerden şikâyet etmemek üzere eğitilmiş tevekkül sâhibi bir millet vardır. Öte yanda ise, târihler boyunca âsî, geçimsiz ve vahşî tabiatıyla, sultası/hâkimiyeti altında bulunduğu bütün otoritelere ihânet eden; kendi dindaşları olan Bizans’ı, Rusya’yı bile bıktırıp çileden çıkartan “kırk kocadan arta kalmış bâkire” durumundaki Ermeniler söz konusudur.

Bu sebeple, Türk gibi düşünüp, Ermeni cânilerini insan farz ederek olup biteni anlamak diye bir şey mümkün olamaz! Merhametten, Allah korkusundan sizin anladığınızı anlamayıp, yalnızca iki ayak üzerinde dolaşan; iki eli iki gözü bulunduğu için şeklen insana benzettiğiniz Ermeni isyancılara ve onların günümüzdeki destekçileriyle geçmişte yaşanan acılara, doğru teşhis koyamazsınız.

Kendi milletinizin binlerce yıllık genlerinde ne olduğunu, hangi yüksek insânî vasıflarla donatılmış bulunduğunu bileceksiniz önce… Târih bileceksiniz. Kezâ, Ermeni kavminin târihî özelliklerini bilmek gerekmektedir. Geçmişte, hangi şartlarda hangi kahpeliği kim revâ görmüş? Kim, kime hangi desteği verip; kimler bir “cüce”yi dev aynasında kocaman göstererek bize karşı kışkırtmış?

Yâni gene târih bileceksiniz.


Büyük bir âlicenaplıkla “Millet-i Sâdıka” diye bağrımıza bastığımız; içlerinden nicesine Bakanlık ve “Paşalık” verdiğimiz dünkü “İhtilâlci Ermeniler”le, günümüzün “Terörist Kürtçüler”ini ve onlara son yıllarda ne gibi “yüz”lerin verildiğini, ancak yakın târihimizi iyi biliyorsanız değerlendirebilirsiniz.

Şundan kimsenin şüphesi olmasın ki, bilhassa yüz yıldan beri devam eden “Ermeni meselesi”ndeki aynı senaryo bir şablon gibi kullanılarak, bugün de “Kürt meselesi” olarak uygulanmaktadır. Aktörlerin değişmesi, oyunun değişmesi olarak düşünülmemeli, fakat ne yazık ki öyle düşünülüyor. Çünkü biz, kısır çekişmelerle sâdece kendimize kötülük etmekte ve ömür tüketmekteyiz.

Keşke sâdece ömür tüketiyor olsaydık.

Nesiller tükeniyor. Koca bir millet tükeniyor.