“Derviş dedikleri hırka ile tâc değil,
Gönlün derviş eyleyen hırkaya muhtaç değil”
Yûnus
(Peygamberlerin izini izliyorsan, yola düş; halkın bütün kınamalarını hava say!
Yol alan, menzil alan yol erleri, ne vakit köpeklerin havlamasına kulak astılar?)
(Hz.Mevlânâ-Mevlânâ Sözlüğü/A.Erdoğan, s.267)
*
(İbrâhim Havvas, üç kişilik bir grupla yolculuk yapıyormuş; soğuk bir kış gecesi, kapısı olmayan bir mescitte konaklamışlar. Sabahleyin uyanan diğer iki kişi,İbrâhim Havvas’ı kapının eşiğinde dikilirken bulmuşlar ve şaşırıp, sebebini sorunca,şu cevâbı almışlar:
–“Üşümemeniz ve rahat uyumanız için!”
*
Keşke her yol arayan, böyle temiz yoldaşlarla düşüp kalka bilse! Peygamber Efendimiz, bir hadislerinde şöyle buyuruyor:
“Hürmete lâyık olanlarla oturun; sorularınızı olgun âlimlere sorun!”
*
(Gaflete düşme! Ömrün son baharı erince, gönüllere soğukluk, canlara ateş –mihnet ve ıstırap—gelir. Aslan gibi bir yüreğin yoksa, aslan değil, ancak aslan heykelisin… Yüreğin var ama kahramanlığın yok… Saray kapılarında aslan heykelleri vardır, fakat bunlara yüz sopa vursan, yerlerinden kımıldamazlar.
Yüce mertebeler, sana süs ve şeref vermez. Sen topraktan yaratılmışsın, sana tevâzûdan başka bir süs yaraşmaz. …Mâdem ki şu âlemde yaşıyorsun, felekle berâber ağırbaşlı yürü; acele etmek ateşin kârıdır. Çok koşup çabuk yorulmaktansa, geri kalmamak daha hoştur. Su gibi ağır yürü… Değerli inciler, yavaş akan suların içinde bulunur.)
(Nizâmî, Mahzen-i Esrar)
*
Gerçekten de öyle… Kâinatta her şey hareket hâlinde yâni seferde…
Su akıyor, ay ve yıldızlar öyle… Dünyâ dönüyor, balık yüzüyor ve kuş uçuyor.
Her an, her şey değişiyor. Hiçbir şey kalıcı değil! Bize, durgun gibi görünen varlıklar, aslında hareket hâlinde ve gözümüz yanılıyor, insan yanılıyor.
Bu noktada,”insan da yürüyüp koşuyor” diyebilirsiniz.
Hayır! Bu kadarı, insana yetmez ve yakışmaz. Ne için ve nereye doğru koştuğu, yürüdüğü önemlidir insanın.