“Fikir, sevaplarını ve günahlarını sana gösteren bir aynadır.”
-Hasan Basrî Hz.-
Hazret-i Mevlânâ, bizi îkaz ediyor:(İnsana, kol-kanat, akıldır. Adamın aklı olmazsa kendisine başka bir aklı kılavuz etmesi gerekir.
Ya üstün ol, ya üstünlüğü ara! Ya görüş sâhibi ol yâhut bir görüş sâhibi ara!
Akıl anahtarı olmaksızın bu kapıyı açmaya kalkışmak beyhûdedir, doğru değildir, açılmaz!)
“’Sefer”/yolculuk ve değişip yenilenme mâdem hayâtın kaçınılmaz gerçeğidir ve yalnızca insanoğluna ya da kuşlara mahsus bir iş değildir; o halde, Deniz Kırlangıcı ile Yılan Balığı’nın yaşayışı da bize ibret teşkîl edebilir:
Kuzey Kutbu’nda yaşayan Deniz Kırlangıcı, hayvanlar arasında bir rekortmen. Uzun mesâfede, yol bulma rekortmeni!
Bu kuş; Kuzey Kanada, Grönland, Kuzey Avrupa, Sibirya ve Alaska’da ürer. Ağustos ayı sonlarında güneye, Avrupa sâhillerinden geçerek Güney Afrika’ya uzanan 17.500 kilometrelik yolculuğuna çıkar. Ve bu yolu 90 günde tamamlar.
Sonra, Hind Okyanusu’nda yarım dâire çizerek, Güney Kutbu’na iner ve yaz mevsimini burada geçirir. Geriye dönerken çoğu zaman bu yarım dâireyi tamamlar. Sekiz ay süren bu yolculuk sırasında günlük hızları 240 kilometredir.
Yolun tamâmı ise 35.000 kilometre. Norveç’te daha civciv hâldeyken ayağına halka takılan bir Kutup Kırlangıcı’nın, 27 yıl sonra, aynı yere gelip öldüğü tesbit edilmiştir.
Avrupa’nın tatlı sularında yaşayan Yılan Balığı ise,
hayâta Sargasso Denizi’nde başlar ve aynı yerde ölür. Daha yumurta ve larva hâlindeyken, üç yıl sürecek bir yolculukla, Avrupa’nın tatlı su ağızlarına sürüklenir. Yılan Balıkları, hayatlarının 9 ilâ 19 senesini nehirlerde, çaylarda, göllerde geçirir. Yaşlanma çağına doğru, üremek için Sargasso’ya dönerler.
Hiçbir Yılan Balığı, iki defâ seyahat etmez.
Peki, ya biz insanlar?
Hani, dünyâya geldikten sonra, buraya neden ve nereden gönderildiğini unutuveren…
Nereye gideceğini bilmeyen, yâni yolunu şaşıran; asıl vatanını hiç hatırlamayan insan!
Ey insan!
Bir yılan balığı veyâ kutup kırlangıcı kadar bile sadâkat sâhibi olmayan insan(!).. Sana insan demek acabâ ne derece doğru?
Bütün göçmen kuşlar, bir rehber kuşun ardı sıra uçar. Arılar, liderleriyle uçar. Karıncalar da gene bir “önder” karıncaya tâbî olur.Fakat sen?!
(Pâdişâha her gönülden bir yol var ama “yoldan azmış” adamın bundan haberi yok.
Odanın dışındaysan, pâdişah sana yabancıdır. Fakat içeri girmişsen, gam yeme; pâdişah orada!)(Ferîdeddin Attar)
Hasan Basrî Hazretleri şöyle buyurur:
“Koyun, insanoğlundan daha hassastır. Çünkü çobanın seslenmesi, onu otlamaktan alıkoyar. Oysa insanoğlunu arzusundan vazgeçiren şey, Azîz ve Celîl Allah’ın kelâmıdır.”
(Âlimler ve sûfîler, her çağda çobandır. Çobanlar kurda dönüşürse sürüyü kim bekler?)
(Ebû Ali Şakîk)
Demek ki çobandan çobana fark var; çobanlık taslayan sahtekârla gerçekten çoban olan kimse arasındaki farkı, fark etmelidir insan!
Ârif Nihat Asya, ne güzel söylemiş:
“Ya dağıt şurda kimsesiz kalan sürünü
Ya çobansız bırakma Allâhım!”