— “Bir kitapta: Nefsini bilen ve aynı zamanda yüz günâhı olan kimseden kaçma; fakat yüz iyiliği olup da nefsini bilmeyen kimseden kaç! deniyor.
Güzîde Valde’niz bu söze îtiraz ederek:
Nefsini bilen kimsede kötü ahlâk olur mu? dedi. Ben de dedim ki; nefsini bilmek mertebesi pek büyük bir mertebedir. Buradaki mânâ ise, Hazret-i Mevlânâ’nın buyurduğu gibi, eğri ve kusurlu da olsa, yaş ve köke bağlı bir dalın, dosdoğru fakat ağaçtan kesilmiş bir daldan üstün olduğu fikridir. Evet, yaş dal, o çarpık manzarasına rağmen, zamânı gelince yeşerir, çiçek açar, meyve verir. Fakat kuru dal için artık böyle bir ihtimal kalmamıştır.Kezâ, sevgilinin kapısındaki halka, eğri büğrü de olsa, erbâbı için, kıymetli ve ziynetli bir halkadan makbuldür. Cemiyet içinde de nice îmansız mevki ve bilgi sâhibi kimseler vardır ki tarîkata yeni girmiş olanlar onlardan üsttür. Zîra asla merbut olmaları bakımından zamanla kendilerinden çok şey ümit edilir ve beklenir.”