Su üzerine kurulmuştur cümle âlem; damarlarına su yürüdüğü vakit çiçeklenir bitkiler ve meyveye durur dallar.
Dört zıtlığa bağlı bilinir varlık alemi. Toprak ve hava; ateş ve su. Ateşin yaktığını söndüren, havanın kuruttuğunu yeşerten,toprağın düğümlediğini açan sudur oysa.
Düşünün bir kez, gelişip büyümeye zemin hazırlayan,yeşerip gövermeye vasıta olan o değil midir?
Arıtıcıdır, temizleyicidir, kirleri gidericidir su. Yıkanmak ve paklanmak onunla mümkündür ekser. Demire çelik sertliğini o verir. Mermerbürler mermeri onunla delip yontarlar.
Aşk ile yanışların çaresi, özleyişlerin vuslatı; özlemlerin teskinidir su.
Özleyişle çölleri aşan hacılara Kâbe’de Zemzem’dir; mutmain gönüllere cennette Kevser. Kervanların yüreğini serinletirken serin yaz gecelerinde bir dolunaydır su.
Su insandır. Doğuşu da suyadır insanın, ölümü de. Doğunca da yıkarlar; ölünce de. Bir eşikten geçiştir o hâlde su; değişimdir,başkalışımdır, boyut aşımıdır. Bir ezandır, bir tekbirdir, bir salâdır. Sevendir su.
Âşıklar dâima su içinde kalmışlardır, kâh ağlayarak, kâh ağlatarak. Aşkından dolayı ölüm döşeğine düşen âşıkın son nefesinde iki şeye ihtiyacı vardır.
Bir su, bir de kelime-i tevhid.
Sevgili, Âlemlere rahmet olarak gönderilmişti. Hatırlayın, su bir rahmet değil miydi?
Sevgili hayatı güzelleştirdi, süsledi ve ölü kalplere hayat verdi. Akledin, bunlar suya has sıfatlar değil midir?
Sevgili Kur’an ile gelmişti, kutlu ağzından çıkan ayetler birer hayat idi.
Araştırın, Kur’an’ı güzel okuyanlar için “Su gibi okuyor, su gibi ezberlemiş” deyimleri boşuna mı söylenirdi?
Sevgili Âhir Zaman Nebîsi idi; ama ilk önce O’nun nuru Yaratılmıştı. Acaba” Hayatı olan her şeyi sudan yarattık (Enbiya,30) ” bize neyi hatırlatıyor.
Su, benim Efendim, Sevgili’m!..
Su, Efendilerin Efendisi, en sevgili!…
İbtidâ Gül vardı, meğer Su da varmış!.
Feyyaz Fânî YAMAN