KAMÛS, BİR MİLLETİN HÂFIZASI
Kamûs, bir milletin hâfızası, yâni kendisi; heyecâniyle, hassâsiyetiyle,şuûruyla. Kamûsa uzanan el nâmûsa uzanmıştır.Her mukaddesi yıkan Fransız İhtilâli, tek mukaddese saygı göstermiş: Kamûsa.
Eski sözlüğe kızıl bir külâh geçirdiğini söyleyen Hugo, tek kelime uydurmamış; sembolizmin üç silâhşörü de öyle. Ama kullandıkları her kelime yeni. Heyhat! Batı’da cinnet bile terbiyeli.
PENELOP’ÜN ÖRGÜSÜ
Batı’nın en tâlihsiz fikir adamı, bir ba’s-ü bâd-el mevt hayâliyle avunabilir. Türk yazarı, böyle bir tesellîden de mahrum. Dil, Penelop’ün örgüsü, yirmi dört saatte bir sökülüp, örülüyor.
İZM’LER
İzm’ler idrâkimize giydirilen deli gömlekleri. Îtibarları menşe’lerinden(köklerinden) geliyor. Hepsi de Avrupalı.
BU FÎRAR BİR KAABİL KOMPLEKSİ
Her dudakta aynı rezil şikâyet: yaşanmaz bu memlekette! Neden? Efendilerimizi rahatsız eden bu toz bulutu, bu lâğım kokusu, bu insan ve makina uğultusu mu?
Hayır. Onlar Türkiye’nin insanından şikâyetçi. İnsanından, yâni kendilerinden. Aynaya tahammülleri yok. Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını “yaşanmaz”laştıranlardır.
Türk aydını, Kitâb-ı Mukaddes’in serseri yahudisi… Hangi Türk aydını? Kaçanlar ne Türk, ne aydın. Bu fîrar bir Kaabil kompleksi.
Cemil MERİÇ
BU ÜLKE