On Muharrem – Ken’an Rifâî

0
442

Ağlasın gözler, Muharrem geldi âh kan ağlasın
Taşsın hem Dicle, Fırat, Seyhûn u Ceyhûn çağlasın
Titresin yer gök, boyansın kana cümle kâinât
Âh-ı cân-gâhıyla uşşâk kalblerin hep dağlasın

Cümle mevcûdâta rahmet gönderilmişken Resûl
Kaldı zâlimler elinde Âl ü evlâd-ı Betül
Rahmetin şükrü şekavetse Resûl’ün Âl’ine
Âr olur insan demek kendine insân-ı cehûl

10_muharrem_zonaro

Hangi millet kıydı peygamberimin evlâdına
Hiç terahhüm etmeden mâsumların feryâdına
Bu münâfık münkirân insan mıdır Allah için
Sad hezâr hayf kim kâinâtın bu denî cellâdına

Yirmi bin hunhar gelmiş Kerbelâ meydânına
Ehl-i beytin bin zulümle kıymak için cânına
Yirmi bin hâin! İlâhî, yetmiş iki arslana
Hiç gelen bir Müslüman yok, onların imdâdına

Yetmiş üç yerden vuruldu âh Hüseyn-i Müctebâ
Kan içinde yerlere düştü habîb-i Mustafâ
Âh zâlimler ne iş bu? Bir içim su vermeden
Kıydılar şâh-ı Hüseyn’e eyleyip cevr ü cefâ

Secdede şâhın mübârek başını kat’ ettiler
Sîne-i mâderde ma’sûmân-ı pâki kestiler
Ehl-i beyte edilen zulme cihan kan ağladı
Kızları, kadınları hep bir bir üryân ettiler

Zulm-i gûnâ-gûnu bu nesl-i Yezîd gördü revâ
Zevk duydu eylemekle Ehl-i beyte bin ezâ
Korku, âr yok Hazret-i Allah’la Peygamber’den hiç
Gelmemiş misli bu neslin, hayret-i bî-intihâ

Cümle evlâd-ı Hüseyn’in hep şehîd olmuş idi
Hânedândan bir marîz Zeyne’l-abâ kalmış idi
Pâyini zincirleyip bin zahm ile sevk ettiler
Sad hezâr mihnet, hakaretlerle kurtulmuş idi

Pek büyük hikmettir el-hak vak’a-i kerb ü belâ
Yoksa çiğnetmezdi Ehl-i beyti füccâra Hüdâ
Âh-ı sûzân ile Ken’ân’ın budur virdi hemân
Sâye-i şâh-ı Hüseyn’den etme Allâhım cüdâ

Hazret-i Ken’an Rifâî

Cân-gâh : Can evi
Terahhüm : Merhamet etmek
Sad hezâr : Yüz bin
Hayf : Yazık ki
Denî : Alçak,rezil,soysuz
Hunhâr : Kan dökücü,kan içen
Mâder : Anne
Üryân : Çıplak
Gûnâ-gûn : Çeşit çeşit
Bî-intihâ : Nihâyetsiz
Marîz : Hasta
Pây : Ayak
Kerb : Keder,gam,sıkıntı
Füccâr : Fâcirler,günahkârlar
Sûzan : Yakıcı
Sâye : Gölge,himâye,koruyucu
Cüdâ : Ayrı düşmüş