Yetim

0
294

Rivâyet olunan odur ki gerçek âşık, yetimdir. O, dâimâ ağlar.

Kopup geldiği vatanın hasretiyle öyle yanar öyle yanar ki; hiçbir şeyle avunup tesellî bulamaz. “Gönül” dedikleri “beşik”te yegâne eğlencesi boncuklardır, taşlardır.

Bu mübârek taşlara -bilenler- “yağmurtaşı” adını vermiş.

Yeni doğan bebek de, öyle geniş ve öyle tatlı gıdâların bulunduğu ana rahminden uzak düştüğü için ağlar ya..

Hani, bebeği de şıngırtılı ve rengârenk boncuklarla avuturlar ya!

İşte, âşık da -rivâyete göre- beşiğindeki yağmurtaşlarıyla avunup oyalanır ancak!

Bebeğin sermâyesi neyse, âşığınki de odur. Ama, gün olur bir de bakar ki âşığın yağmurtaşları iri iri inciler hâlini almış. Beşik, bir yüce sedef olarak bunun böyle olacağını bilir ama, âşığın böyle bir gelişmeden haberi yoktur.

Gide gide kendisinin Karun’ları gölgede bırakan bir zengin olduğunu fark eder.

Çünkü bu yetim..bu gerçek âşık; insanlık târihinin kaydettiği yegâne Gerçek Yetim’in yetimidir ve o En Büyük ve Tek Zengin’in “fukarâsıdır. “Bu ünvân ve bu sıfat, yeter de artar ona! Bağlanıp inandığı ve âşıkı olduğu öyle bir yetim-fukarâdır ki; dünyâ zenginlerine sadaka diye bir nazar ihsân etse; her ihsanda bulunduğu sıradan kul, iki cihân zengini olup çıkar.

Ah..! Beni ne diye îkaz etmiyor, neden yanlışımı düzeltmiyorsun dostum?

Karun dediğim de kim? Öyle Yetim’lerin yanında Karun’un kimbilir kaç babası ve kaç da anası vardır? Hem, Karun’ların parası yalnızca bu dünyâda geçer.. Biz ise, “iki cihan akçesi”nden söz ediyoruz.

Gerçek âşık, yâhut da yetim bu dünyâdan neyi ister ve neyi satın alır ki? Kimin neye ihtiyâcı varsa herkes de o şeye tâlip olur.Yetim dediğin gariptir besbelli.. gurbette olduğunun farkındadır. “Vatan, Vatan!” diye figan edip duran cankuşunu ne ile beslerse; işte o da onu satın alır ve tutar, “vermeye” tâlib olur.

Sedefi açılmış ve o nâdîde incileri çevresine saçılmıştır.

Bitmez tükenmez sermâyesi böylece rahmet olup yağarken, yetimin cankuşu da beslendikçe beslenir. Cankuşu, “vatan, vatan!” diye gagasını her açışta bu niyazlar yeniden inci olup, geri döner.

Yetimin hazînedarbaşısı hesap dahî tutmayıp; onları sedeflere yerleştirir.