1320 yılında,
Aydınoğlu Gâzi Umur Bey, İzmir’i bir kere daha fethetmiş ve bu güzel şehrimiz 223 yıl sonra yeniden Türklerin eline geçmişti.
Bundan 24 yıl sonra, yâni 1344 yılı Ekim ayının sonbaharında büyük bir Haçlı donanması İzmir’e baskın yaptı. Şehrin iç limanıyla bu limanı koruyan -o zamanki ismiyle- San Pietro kalesini ele geçirdiler.
Bu sırada, limanda bulunan Türk donanmasını da yaktılar.
San Pietro Hisarı’na Aydınoğulları
”Aşağıkale” diyorlardı ve çok iyi korunan ”Aşağıkale” bütün uğraşmalara, sayısız şehit vermelere rağmen bir türlü ele geçirilemedi. 59 yıl süreyle Rodos Şövalyelerinin elinde kalan bu kaleyi düşürmek isteyen Gâzî Umur Bey de cenk sırasında şehit oldu…
Çünkü son derece stratejik bir yerdi ve buraya hâkim olan, şehrin liman kısmına da hâkim demekti.
Liman ise, şehrin can damarı durumundaydı.
İşte, 59 yıl boyunca Müslüman Türkler’in bir ”kızılelma” olarak gördüğü ve Rodos Şövalyelerinin, yâni halkın diliyle ”gâvur” ların elinde kalması sebebiyle İzmir’in o bölgesi Türkler tarafından hep ”Gâvur İzmir” olarak isimlendirildi.
Ankara Savaşı sonrasında Timur’un Aşağıkale’de taş taş üstüne bırakmamasının ardından Aydınoğlu Cüneyt Bey 1415’te İzmir’i “yekvücût” hâle getirmeyi başardı.
Ancak “gâvur İzmir” sözü, seviyesiz ve Türk Târihi’ni bilmeyen bir “güruh”un bomboş beyninde Yunanlıya hizmet eden mîras olarak kaldı.