Sûret ve mânâ hakkında konuşulurken:
-“Kırk sene dervişlik etmiş bir kimseye: Bir müşkülünüz varsa buyurun sorun! demiştim. O da sual olarak, tesbihi çekerken nasıl tutmak lâzım geldiğini, düz tutulursa Sırat’ın kolay geçileceğini ve daha buna benzer çeşit çeşit sualler sordu.
Tesbihle Sırat’ın alâkası ne? İster yukarı tut, ister aşağı… hiçbirinin fâidesi de yok zararı da.
Sen kendine bak, kendini doğru tut. Bu kâfîdir.
Sırat, tesbihin sûretiyle değil, mânâsıyle alâkalıdır. Tesbih demek, Allah’ı tenzîh etmek, birlemek demektir; bunu yapabiliyor musun?”
-İki defâ doğmayan melekût ve semavattan ileri geçemez, deniyor. İkinci doğuştan maksat, ihtiyârî ölüm değil midir?
-“Birinci doğuş, cümlenin mâlûmudur: Anadan doğmak. İkinci doğuş ise ihtiyârî ölümdür. Yoksa tabiî ölümle ölen kimse, tabiat anasından ikinci defâ doğmuş olmaz. Tabiî ölümle ölenler ekseriyâ anâsırda kalır, ileri geçemezler.
Hadîs-i şerîf’de de:”İrâdenle öl, saâdetle hayat bul!” buyuruluyor.”
Nazlı Hanımefendi elindeki kitabı okurken:
-Hazret-i Fâtih, Ak Şemseddin Hazretleri’nden riyâzat isteyince, sizin mâlik olmanız sâlik olmanızdan hayırlıdır diyor, dedi.
-“Hazret-i Fâtih’in dünya saltanatına mâlik olması, milletinin refah ve hakkını muhâfaza ile vazîfelendirilmesinden ötürüdür de onun için Ak Şemseddin Hazretleri böyle buyurmuş.”
Sabîha Hanımefendi:
-İki karpuz bir koltuğa sığmaz, derler ama, işte ehlullah isterse pekâlâ da sığdırabiliyor. Onlar isterlerse hem dünyâyı hem de ahreti bir arada idâre edebiliyorlar.
-“Allah için güçlük yoktur ki… işte buna, Süleymanlar, Dâvudlar, Yusuflar birer örnektir.”
Sabîha Hanımefendi:
-Meselâ İbrâhim Edhem Hazretleri’ne dünya sultanlığından çekilmesi işâret olunmuştur.
-“Evet, kendini uyandırmaya memur olan zâtın, İbrâhim Edhem’e senin şu kaba döşekte ve debdebe dârat içinde Allah’ı bulmaya çalışman, benim, senin sarayının damı üstünde devemi aramama benzer, demiş olması, ona taç ve tahtını terk ettirmiştir.
Ama ehlullahtan bir zât da diyor ki: Eğer İbrâhim Edhem benim zamânımda olsaydı, ona tacını tahtını terk ettirmeden de Allâh’ını buldururdum!”