Târihten, Ebû Cehil ve avenesinin Bedir Muhârebesi’nde Müslümanlara revâ gördüğü muamelelerden bahsediliyordu. Okunanları takip edenlerden biri: Bir türlü ölememiş ki… dedi.
Semîha Hanım:
-Çünkü vazifeli… diye cevap verdi.
-“Evet, görülecek işleri var, nasıl ölür? Eğer Allah isteseydi onu bir anda mahvedemez miydi? Cenâb-ı Hak için zorluk mu var? Sevgilisine neler yaptı ne eziyetler etti de yine onu helâk etmedi.”
Aynı kitabın başka bir pasajında, Ebû Süfyan’ın tutumu okunurken yine meclisten bir kimsenin, Ebû Süfyan’ın Müslüman olup olmadığını sorması üzerine:
-“ Evet… bir gün Müslüman olduktan sonra Kâbe’nin içinde oturuyordu. Resûlullah ise Kâbe’yi tavaf ediyordu. Ebû Süfyan içinden: Ah elime bir fırsat geçse de be şuna (hâşâ) yapacağımı bilirim, dedi. Efendimiz Ebû Süfyan’ın yanına yaklaşıp elini omuzuna koydu ve: Allah o fırsatı vermesin… buyurdu.
–Demek ki Müslümanlığı da böyle idi.
-“Hayır, son zamanlarında değişmişti.”