1402 yılında Ankara Meydan Muhârebesi’nde
Timur’a esir düşen Yıldırım Beyazıt, Timur’un Anadolu’da yaptığı tahribat ve katliamı haber aldıkça çok müteessir oluyordu.
Timur’a yazdığı bir ricâ mektubunda:
“Vazîfeleri, dîn-i İslâm’ın şeref ve haysiyetini yükseltip yaşatmak, meşgaleleri küffara karşı dâimâ gazâ ve cihat olan Anadolu Türkmenleri’nin mahv ve ifnâ yolunu tutmayasız.
Küffâra karşı sedd-i azîm olan Anadolu şehir ve kal’aların hâk ile yeksân edip düşmana fırsat vermeyesiz.
Oğullarım birer birer ele geçirip îdâm ü ifnâ etmiyesiz.
Kim bilir kim yarın onlar, yeniden derlenip mülk-i İslâmı, din düşmanlarına karşı göğsünü siper edip korurlar”, diyordu.
Timur’un, bu ricâları kabul ettiği rivâyet olunur.