Doğum Kontrolu ve Nüfus Planlaması-9
(…Bu sefer, üzerinde konuşulan konu, “Nüfus Plânlaması Kanunu”dur.)
BAŞKAN – Sayın Banguoğlu.
TAHSİN BANGUOĞLU (Edirne Senatörü) – Çok değerli senatör arkadaşlarım, Sayın Başkanım.
Böyle şeklen, bâzı sıhhî tedbirler, sağlık tedbirleri getirmiş gibi görünen bu kanun üzerinde söz almak bana düşmezdi.
Fakat aslında kanun, bâzı sağlık tedbirleri almak için getirilmiş değildir.
Bu kanun, Türkiye’de doğumu plânlamak, yâni bu memlekette, bu topraklar üzerinde yaşayacak insan sayısını tâyin ve tahdit etmek/sınırlandırmak/iddiasındadır.
Başlığından başlayarak, nüfus plânlaması, Türkiye’nin gelecekteki nüfusunu tâyin etmek, belirlemek ve artırmak değil; sınırlamak dâvâsındadır.
Bu îtibarla, bilhassa yüksek senatonun dikkatine lâyık bir kanundur.
Çünkü, memleketimizin milletimizin istikbâlini tâyin etmekte bulunuyor. Açıkçası, bizim zürriyetimizi tâyin ve tahdit ediyor. Tâyin ve tahdit ettiği şey, evlâtlarımız ve torunlarımızdır. Onların hayat haklarıyla meşgul olan bir kanundur.
Ben bu kanunun Millet meclisi’nde görüşülmesini tâkîp ettim. Orada bunun nabza göre müdâfaa edildiğini gördüm.
Plân fikrine değil, yürürlükteki plâna sıkı sıkıya bağlı olanlara göre söylenen şudur:
Eğer bu kanunu biz kabul etmez ve yürütmezsek bütün plânımız yıkılacaktır. Bizim gibi daha yüreği yufka olanlara ise bâzı fâcialar anlatılmıştır. Nitekim benden önce konuşan arkadaşım bunlardan bâzılarını nakletti.
Doğum fâciaları, doğururken ölen anneler, çocuk düşürürken ölen anneler, sakat kalan çocuklar gibi fâcialar tasvir edilmiştir.
Bu suretle bir sağlık tedbiri hâlinde müdâfaa edilmiştir.
Bu savunmaya bakarsanız, sanki bu kanun, memleketimide ölümü önleyici tedbirler alacak. Ölümü önlemek, nüfusun azalmasını önlemek, onu çoğaltmak, hayat kurtarmak demektir.
Oysa bu kanun hayat kurtarmaya mâtuf değildir, arkadaşlar. Aksine hayat selbetmeye mâtuf /yok etmeye yönelik/ bir kanundur.
Bu, benim bir intibâm değildir.
Yine Plâncıların/plânı hazırlayanların/ verdikleri rakamlara göre konuşuyorum.
Plâncıların verdikleri rakamlara göre, eğer böyle bir kanun kabul edilmezse, Türkiye’nin nüfusu 1985 yılında 59 milyon olacaktır. Yâni, önümüzdeki yirmi yıl içinde, 51 milyon ile 59 milyon arasında 8 milyon var, 8 milyon çocuğun doğumu önlenecektir.
Gerçi savunanlar, sözlerinde, canım, yaşayanlar yaşayacak zâten diyor.
Öyle değil. Ölen öldükten sonra kalacak olan 8 milyon bahis konusudur. Yâni 20 yıl içinde doğn ve yaşaması mukadder olan bu kadar Türk çocuğunun hayâtına son verecektir bu kanun.
İşte arkadaşlar, ben bu 8 milyon Türk çocuğunun hayat hakkını savunmak istiyorum. Belki bunlardan bâzıları bu katliamdan kurtulacak, bir gün bu konuşmalarımızı okuyacaktır.
8 milyon Türk çocuğunun doğumunu önlemek gerekli midir? Bu, memlekete refah mı getirir? Felâket mi getirir? Bunlar üzerinde bir parça duracağım.