Hz. Pir Seyyid Ahmed’er-Rifâî buyuruyor:
Zühd, Allah (c.c.)’a yönelen kişilerin ilk adımıdır ki takvâ esâsına dayanır. Takvâ ise hikmetin başı olan Allah korkusundan ibarettir. Bütün bunların toplanıp düğümleneceği başlıca nokta ise, gelmiş geçmiş ve gelecek, geçecek bütün insanlığın en şereflisi Resulüllah efendimizin yoluna kendini adamaktır. Bu da:
“Ameller ancak niyetlere bağlıdır” hadisi şerifini uygulamak suretiyle tam bir ihlâs içinde Allah Resulü’nün yoluna uymakla mümkündür.
Allah’ın Resulü (s.a.v.) amelde yapılan niyetteki İhlâsın lüzumunu şu aşağıdaki hadiste ne güzel izah etmişlerdir:
“Bir adam dünyalık elde etmek için Allah yolunda savaşa gitmek isteyen kişi hakkında Resulüllah Efendimize bir sual yöneltirler. Allah’ın Resulü (s.a.v.) şu cevabı verirler:
“Sevabı yoktur!” Oradakiler, dehşete kapılıp: “Tekrar sor, belki meramını anlatamamışsındır” derler. Bunun üzerine adam:
“Ey Allah’ın Resulü, dünya menfaati için Allah yolunda cihada çıkan kişi hakkında ne buyurursunuz?”
diye sorar. Peygamber (s.a.v.) den “Sevabı yoktur!” cevabını alır.
Orada bulunanlar yine dehşete kapılırlar, adama soruyu tekrarlamasını söylerler. Adam, üçüncü defa olarak yine:
“Ey Allah’ın Resulü! Dünya menfaati için Allah yolunda cihada çıkan kişi hakkında ne buyurursunuz?”
diye sorunca, Resulüllah’tan (s.a.v.): “Sevabı yoktur!” cevabını alır.
(Bu hadisi, kendilerine son derece güvenilen râviler nakledip doğrulamışlardır).
Bu ve benzeri hadislerden anlıyoruz ki, amellerin neticesi, niyetin güzel veya çirkin olmasına bağlıdır.
Yani niyet sağlam olursa amel de sağlam olur. Niyet ihlâstan arınırsa amelin de hiçbir değeri kalmaz!
Öyle ise Allah’a karşı olan davranışlarınızda temiz niyet ve ihlâstan ayrılmayınız. Her davranış ve işinizde Allah’tan korkunuz! İnançlarınızı, gerek kitap ve gerekse sünnetteki mütaşabihlerin zâhirine uymaktan uzak tutunuz!