Hz. Ken’an Rifâî’nin program içine alınmış günlük hayâtında vakit mefhûmunun kıymeti, onunla temas edenlerin derhal gözüne çarpan bir keyfiyettir.
Çalışması, istirâhati,
âile münasebetleri, ziyâretleri, gezmesi, günün muayyen saatlerine ayrılmış olduğu için zaman mefhûmu ile lâubâli olan kimseler, eğer onunla münâsebete girişmek istiyorlara behemehal doğru işleyen bir saatin îkazlarına kulak vermeye mevbûriyet duyarlar.
Mesela bir kere Nezîhe Araz’la ertesi gün saat 8:30’da buluşmak üzere sözleşiyorlar. Fakat ferdâsı gün saat 8:25’te odasının kapısını vurulup karşısında talebesini görünce:
-“Biz seninle sekiz buçukta buluşmak üzere konuşmuştuk, salonun saati vursun öyle gel,” diyor.
Gerçi bugün Nezîhe Araz günlük hayâtında hocasının istediği vâkit mefhûmunun idrâkine varmış bulunmaktadır.
Fakat henüz yetişmekte olduğu o zamanlar bu kaydın kendisinde hemen hiç bulunmamasıdır ki hocasını talebesinin beş dakikalık bir ihmâli üstünde bile bu derece titizcesine alakadar olmaya mecbur etmiştir.
Ken’an Rifâî ve Yirminci Asrın Işığında Müslümanlık
“Hakîkat şu ki, kul, nâkıstır, eksiklidir. Bunu bilme, Hakk’a yalvarmaya yol açar. Her ricânın altında da bir icâbet gizlidir.”
Hz. Ken’an Rifâî
İlim ve irfan ne nisbette ziyâde olursa edeb ve sükût da o ölçüde artar. Hz. Ken’an Rifâî