Mûcize hakkında konuşuluyordu:
Semîha Hanım:
–Kerâmet, kerâmetsizliktir, buyuruluyor…
–“Evet… Çünkü ehlullâhın kendi, bütün vücûdu kerâmettir. O, kerâmetten müstağnîdir. Fakat sende görecek göz varsa görürsün…
Meselâ falan kimse şimdi gelecek diyor, arası geçmeden, o söylenilen kimse geliyor. Bunu görenler, aman ne büyük kerâmet, hakikaten büyük zât! diyorlar ve o sûretle ona inanıyorlar. Halbuki sen bir tek kerâmetle mi onu anlıyorsun? Ehlullâhın vücudu, serâpâ keramettir. Fakat o kimseler bunu görmezler. Gözlerine bakarlar, işte ben de görüyorum, vücûdunda hiçbir kerâmet bulamıyorum derler. Halbuki bunu görebilmek için hal lâzımdır. Başka türlü bilinemez ve ehlullâhın kerâmeti kendinden zuhûr eden kerâmetle ölçülemez… Çünkü ehlullah, bu dereceden çok daha yüksektir.”