Salı, Kasım 5, 2024

Dede Korkut’ta Hayat

Türk Kültür târihinin âbide eserlerinden biri olan Dede Korkut hikâyeleri, gerek dil ve gerekse kültür ve sanat değeri bakımından edebiyâtımızda müstesna bir yere sâhiptir.

Dede Korkut hikâyelerinde karşımıza çıkan tipler genel olarak gerçek insan ölçülerinin üstünde destânî özellikler taşımaktadır. Ruh ve fizik güç bakımdan üstün özelliklere sâhiptirler. Eserlerde tanıtılan tipleri sâhip oldukları mevki ve karakter özellikleri bakımından iki gruba ayırmak mümkündür:

Birinci grup tipleri; asıl kahramanlardır. Her hikâye bu asıl kahramanlardan birinin etrâfında oluşur , gelişir ve neticelenir. Bunlar Oğuz ilinde yaşayan halkın saygı duyduğu seçkin beylerdir. İkinci grup ise asıl kahramanları tamamlayan unsurlar olarak karşımıza çıkarlar.

Dede Korkut hikâyelerinde çeşitli kültürel değerlerle donatılmış oldukça zengin bir sosyal hayat hayat karşımıza çıkar. Hikâyeler çok geniş bir zaman dilimini içine alır. Hikâyelerde açık bir şekilde belirtildiğine göre bütün Oğuz Boyu hanlar hanı sıfatıyla yüceltilen Bayındır Han’a bağlıdır. Son söz sahibi ve son karar mercii o almasına rağmen, bütünüyle eserin asıl faal kahramânı Salur Kazan’dır.

Hikâyelerde otağ adı verilen çadırlarda yaşayan, fakat adına çadır uygarlığı diyebileceğimiz üstün ve ileri bir hayat düzeni kurmuş bulunan Oğuz Türkü ‘nün medenî hayâtına âit zengin çizgiler vardır. Nitekim Anadolu’da toprağa bağlı yerleşik hayata geçen Türklerin kurduğu yerleşik Anadolu uygarlığında, çadır medeniyeti olarak adlandırılan bu dönem medeniyetinin derin tesirleri vardır.

Çeşit çeşit ve renk renk seyyar evler şeklinde düşünülmesi gereken bu çadırlar, üstün ve gelişmiş bir medeniyetinin yerleşik dönem Anadolu Türk mîmârîsinde de büyük ölçüde varlığını sürdürdüğünü ve kubbeli mîmârî tarzının bu eski dönem çadır medeniyetine dayandığını söylemek doğrudur.

Çadırlarda tamâmıyla düzenli ve hareket dolu bir hayat yaşanılır. Hayat her gün, günün ilk saatlerinde başlar.

Hikâyelerde dikkati çeken diğer önemli bir medeniyet ve kültür çizgisi, Oğuz Türklerinde mûsikîye verilen büyük önemdir. Öyle ki hikâyelerde tasvir edilen sosyal hayâtın bütün önemli anlarda duygularını ve düşüncelerini “Kolca, kopuz” çalarak ifâde edenler savaşlarda özellikle teke tek dövüşlerde kolca kopuz çalıp kahramanlık şiirlerini söyleyerek kavgaya girerler.

Dürüstlük ve adâlet, hikâyelerde en çok üzerinde durulan hususlardır. Bu iki özelliği kaybedenler öz evlâtlar olsa dahi sevilmekte en ağır bir şekilde, en yakınları tarafından cezalandırılmaktadır. Bu husûsun en belirgin ifâdesinde Dirse Han Oğlu, Boğaç Han Destânı isimli hikâyede görmekteyiz.

Bayındır Han yılda bir kere şölen verir, bütün Oğuz Beylerini toplayarak yedirir, içirir. Bütün Oğuz Boyları her fırsattan büyük şölenler verirler, yedirirler, içirirler. Aç doyururlar ,çıplak giydirirler. Cömertlik ve misâfirperverlik herkesçe ulaşılmak istenen üstün bir meziyettir.

Şölenlerle çok anlamlı bir sosyal dayanışmanın esas olduğu görülür. Çünkü bu şölenler fakirler açısından büyük önem taşımakta ve sâdece eğlence olmanın ötesinde bir takım sosyal amaçlara yönelik bulunmaktadır. Borçluların borcundan kurtarılması, açların doyurulması, çıplakların giydirilmesi, çok ince düşünülmüş bir dayanışma örneğidir. Zengin olan her fırsatta fakirin yanında olmak zorundadır.

Töre onu böyle olmaya itmektedir. Hikâyelerde büyük bir zevk inceliği dikkati çeker. Özellikle giyilen elbiseler, kullanılan eşyâlar çok ince ve zarif süslerle işlenmiş, başlı başına bir estetiğin ifâdesidirler. Kadınlar ve erkekler ipekli kumaşlardan yapılmış işlemeli elbiseler giymektedirler.

Kahramanlık gösterenlere hükümdarlar tarafından çeşitli hediyelerin yanında, zengin işlemeli kaftanlar, cübbeler verilmektedir. Kadın olsun erkek olsun, üste giyilen her şeyde ince bir zevkin izlerini görmek mümkündür. Kullandıkları çeşitli silâhların hemen hemen hepsi süslü ve işlemelidir. Eşyâlar üzerinde çeşitli hayvan motifleri dikkati çekmektedir. Tabiat gerek zevk bakımından, gerekse ilâç bakımından başvurulan en büyük kaynaktır.

Dede Korkut hikâyelerinde üzerinde en çok durulan ve büyük değer taşıyan unsurlardan biri kadındır. Eserin önsözünden îtibâren içinde yer alan bütün hikâyelerde kadın unsuru önemli bir yer tutar.

Eserde Türk toplum hayâtında kadına verilen büyük değer dikkati çekmektedir. Kadın bir güzellik sembolü olduğu kadar sosyal hayat içinde de erkeğin yanında onun bir eşiti ve ortağı olarak ortaya çıkmaktadır. Erkeğin dert ortağıdır. Âile içinde fikirlerine değer verilir. Kadın her hâliyle sosyal hayâtın içindedir. Ve toplum içinde aktif bir yeri vardır.

Ata biner, kılıç kullanır, ok atar, erkeklerle yarışır. Önemli konularda oy hakkı vardır. Rızâsı alınmadan hakkında karar verilmez. Eş seçiminde tamâmen serbesttir. Evine, eşine ve çocuklarına büyük bağlılığı vardır. Başlı başına sadâkat örneğidir. Vefâ duygusu son derece gelişmiştir. Herkes ona saygı duyar ve değer verir. İffet kadında, başta aranan özelliktir. Âilenin nâmusu ondan sorulur. Bu yüzden de âile içinde üstün bir yeri vardır.

Dede Korkut hikâyelerinde âilenin büyük yeri vardır. Çok sağlam ve köklü bir âile hayâtı dikkatimizi çekmektedir. Oğuz âilesinde fertler arasında tam bir dayanışma ve sağlam esaslar üzerine oturtulmuş karşılıklı sevgi ve saygı vardır. Âilenin mesuliyetini anne ve baba birlikte üstlenmişlerdir. Âile ile ilgili karalarda anne de baba kadar söz sâhibidir ve çocuklar üzerinde etkilidir.

Oğuz âile yapısındaki bu eğilim Türklerdeki kadın erkek eşitliğini sosyal hayatta olduğu gibi âilede de kadına eş değer bir yer verilişinin tabii sonucudur. Âile yapısı tama anlamıyla demokratik esaslar üzerine oturtulmuştur. Âile içinde anne ve babalar kadar çocuklar da söz ve hak sâhibidir.

Dede Korkut hikâyelerinde Türk toplumunun yaşayışını, âdetlerini, törelerini çok yakından görmekteyiz. Millî birlik ve beraberliğimiz en önemli şaheserlerindendir. Bizler okuyarak anlayarak bu eseri taçlandırmalıyız.

Hazırlayan: Suay Arsev

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Rıza Tekin UĞUREL
Rıza Tekin UĞURELhttps://www.dertlidolap.com
..1987 yılında kurulan Kütahya Aydınlar Ocağı Derne­ği başkanlığını uzun yıllar yürüten Uğurel, hâlen (KÜMAKSAD) Kütahya Mevlânâ Araştırma Kültür San'at Derneği'nin de başkanı olarak mûsikî, kültür ve san'at faaliyetlerini sürdürmektedir.
Benzer Yazılar
- Advertisment -

Popüler Yazılar

error: Muhtevâ korumalıdır!