13.
Merhum Prof. Tahsin BANGUOĞLU, târihî konuşmasına devamla, kürsüden şöyle sesleniyor:
…memleketimizi bu ideolojiye -sosyalizmi kastediyor- döndürmek, milletin duygularını; bizim için en zor zamanlarda dayanak olan fedakârlık hislerini, mukavemet/sabır, kanaat hislerini kırmaya doğru yönelmek olur.
Demek ki ideolojik cihetten bu kanunla bizim ilgimiz yoktur.
Pratik îcaplar cihetinden de bu kanunun gerekliliğine ben aslâ kânî değilim, arkadaşlar. Memleketimizde hususiyetle altı yedi seneden beri yapılmakta olan kesif/yoğun bir sosyalist propagandası vardır.
Kesif bir sosyalist propagandası yapılmaktadır ve bu Türkiye’de muvaffak da olmuştur. Bu propaganda, Sosyalist prensiplerini kabul ettirmek için, memleket gerçeklerini teker teker tahrif/bozmak/etmektedir. Bu propagandaya göre, Türkiye’de toprak kalmamıştır. Türkiye’nin toprakları akıp gitmektedir.
On binlerce sene akmış, tükenmemiş, şimdi 5-10 senede tükenecekmiş. Her sene Kıbrıs Adası kadar yer kaybediyormuşuz.
Bunlar, sosyalistlerin bilhassa yaptıkları propagandadır.
Baade Raporu’na dayanırlar. Arkadaşlar, bu Baade Raporu’nu (Alman ekonomi profesörü “Fritiz Baade” tarafından hazırlanmış, Türkiye’deki tarım koşulları ve tarımı kalkındırma konusunda çalışmaların yer aldığı rapordur. Raporun üzerinde önemle durduğu konu: Topraklarımızı tehdit eden erozyondur.) aldım, baştan aşağıya dikkatle okudum.
Baade Raporu’nda, bu sosyalistlerin yaptıkları propagandalar yoktur. Onlar -sosyalistler- ancak bunun içerisinden hesaplarına gelen cümleleri çıkararak memlekette propaganda sahasına yaymaktadırlar. (…)
Aslında tavsiye ederim raporu okuyunuz, göreceksiniz; bunların hepsi koparılmış cümleler… Maksatlı olarak kullanılmak için koparılmış cümlelerdir.
Yakın bir zaman öncesine kadar, beş altı yıl öncesine kadar memleketimizdeki gerçekler başka türlü idi. Nüfusun artması lâzımdı. Memleketimiz, geniş bir memleket, toprağı münbit/verimli ve çok nüfusu besleyecek memleketti. Fakat bu kesif propaganda ile birdenbire topraklarımız daraldı, fakirleşti. Nüfusumuz, çoğaltılamaz hâle geldi ve artık çocuk yapamayacak kadar çâresizlik içinde kaldık.