Merhume İlhan Ayverdi Hanımefendi’nin ağzından, önce aşağıdaki satırları, sonra da onun Mehmed Dede ile ilgili bir hâtırasını dinleyelim:(1)
(…Mehmed Amca, ipek gibi bir gönle sâhipti; ama, ihmâli, disiplinsizliği, gelişi güzelliği, yetersizliği kabul etmeyen bir dervişti.
Tasavvufun öngördüğü ahlâk sistemini, güzellik anlayışını günlük yaşayış içinde tatbik edilir duruma getirmeyi gâye edilen, benimseyen, çok titiz bir hocanın en makbul talebelerinden biriydi.
Yenilikleri görmezden gelmezdi, medeniyet yolundaki olumlu gelişmelere açıktı.
İleri tekniğingetirdiği yaşama kolaylıklarından aldığı zevki, yakınlarına da tattırmak için hiçbir fırsatı kaçırmayan hem medrese, hem tekke kökenli bir aydındı.
İçinde yaşadığı dönemin yeniliklerinden mutlaka haberdâr olmak isterdi. Astronomi ve fizik bilimleri üstüne sohbet etmekten hoşlanırdı.
İlim ve inançla ilgili lâubâliliklerden hiç hoşlanmazdı.)
(Rüyâmın içinde rüyâ görüyorum ve kendi kendime,
“Bu rüyâmı falan falan beye, falan hanıma, şuna şuna ve Mehmet amca’ya anlatacağım” der demez bir ses duyuyorum:
“Çık, hemen çık, olmadı; bu sözler sana yakışmadı.
Rüyânı anlatacağın kişileri sıralarken hepsinden önce neden Mehmet Amca’nın adını söylemedin?”
Sıkılıyorum, üzülüyorum.
Ertesi günü rüyâmı Mehmet Amca’ya anlatırken, rüyamdaki hatâmı hatırlayıp, dikkatle diyorum ki;
“Rüyâm içinde gördüğüm rüyâyı Mehmet Amca’ya, falan hanıma, şuna şuna anlatacağım” diyorum.
Hiç sesini çıkarmıyor Mehmet Amca, gülüyor sâdece.
“Hadi, Fîh-i mâ Fîh’i al eline, rast gele bir sayfayı aç.” Diyor.
Kapalı Fîh-i mâ Fîh’i, sayfalarına bakmadan, rast gele açıp, parmaklarımın ucuna gelen sayfadaki bahsi okuyorum:
Peygamber Efendimiz duâ ederlerken,”Yâ Rabbî, bu dîni ya Ömer’le ya da Ebû Cehil’le kuvvetlendir; çünkü, ikisi de Kureyş’in ileri gelenlerinden.” Derlermiş.
Hz.Ömer de; “Yâ Resûlallah, iyi ki önce benim ismimi Ebû Cehil’den önce andınız. Çünkü söz can bulur derler.” Deyip, şükredermiş.)
(1)Ergun BALCI, Mehmet Dede, sayfa 92-95/iST.2007