“Aşkta ve normal hayatta övülecek temâyüller, güzel huylar, fâziletli davranışlardan biri de vefâdır.
İnsanın; aslının temiz, soyunun iyi olduğunu gösteren en açık delillerden biridir vefâ! Bu vasıf insandan insana değişir.
“İnsanın ne olduğunu, ancak yaşayışı öğretir bize! Gözümüzle, hakkında başka bilgiler araştırmamıza gerek kalmaz. Hiç, zakkum ağacının üzüm verdiği yâhut, bal arılarının, kovanlarına acı balözü biriktirdikleri görülmüş müdür?”
Vefânın, bağlılığın birinci derecesi, insanın öncelikle kendisine bağlı olana gönülden bağlı olmasıdır. (…)
Bundan, ancak, soyu kötü… ahlâkı bozuk, hayırdan yoksun olanlar uzaktır(…)
Vefânın ikinci derecesi; size hâinlik edene, sizin vefâ göstermenizdir.
Bu, sevgili için değil; yalnızca âşık için söz konusudur.
Mâşuk, burada sadet dışıdır; böyle bir vefâ, esâsen sevgiliye gerekmez. Çünkü bu, ancak güçlülerin, dayanıklıların, gönlü zenginlerin, yiğit ruhluların, emîn akıllıların, güzel ahlâklıların, hâlis niyetlilerin dayanabileceği bir durumdur.”
(*)Güvercin Gerdanlığı’ndan