*ÇALIŞMAK için müsâit gün ve saat bekleme. Bil ki, her gün ve saat çalışmanın en müsâit zamânıdır.
*ÇALIŞMAK için müsâit yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsâit yeridir.
*BİR günde ve bir zamanda yapman lâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazîfeyi) ertesi güne bırakma. Zîra her günün derdi gibi, işi de kendine yeter.
*BİR zamanda yalnız tek bir iş yap, yalnız bir ders, bir kitap, hattâ bir fasıl üzerinde çalış. Tâ ki dikkatin ve kuvvetin yayılıp zayıflamasın Bir zamanda birden fazla iş yapayım diyen, hiçbirini tam ve temiz yapamaz.
Dünyâca tanınmış olan büyük İslâm mütefekkiri İmâm-Gazâlî’ye “İhyâ-i Ulûm (İlimlerin Yeniden Canlandırılması)” adlı muazzam eserini nasıl bir çalışma ile vücûda getirdiğini sormuşlar: bir zamanda yalnız bir fasıl, bir bahis, bir mesele üzerinde çalıştım, demiş.
*BAŞLADIĞIN bir işi, bir dersi, bir vazîfeyi yapıp bitirmeden başka bir işe, derse, kitaba, vazîfeye başlama.
Yarıda kalan iş, başlanmamış demektir.
*BİR günün işini, dersini, vazîfesini bitirdikten sonra ertesi günü ne işi yapacağına karar ver. Yâhut, hiç olmazsa çalışmağa başlamadan evvel, hangi iş, ders, kitap üzerinde çalışacağını düşünüp kararlaştır ve çalışmaya bu kararla otur.
*BİR işe başlamadan, bir dersi öğrenmeye,
bir kitabı okumaya oturmadan evvel düşün ve çalışman için lâzım olan şeyleri yanında ve elinin altında bulundur. Tâ ki, ikide bir kalem, kâğıt aramaya kalkıp da dikkatin dağılmasın.
*ÇALIŞMAYA oturduğun zaman tıpkı ateş hattında düşmanı gözetleyen bir asker gibi uyanık ol ve dikkat kesil. Ve bütün rûhî ve bedenî kuvvetinle kendini işe ver.
Ali Fuad Başgil/Gençlerle Başbaşa