Seni bâzen Nar’a benzetirim, bâzen buluta…
Bâzen toprak görünürsün gözüme,bâzen yaprak!
Nar olur düşer dağılır, parçalanırsın. Her bir dâne, her bir tâneye hasret duyar, çekilir, ağlar,âh eder. Gözyaşları buharlaşır göğe ağar, bulutlaşır. Bu sefer, Nar tânelerinin değdiği toprak yanar; hasretle kavrulur, toz toz olur, savrulur.
Ona acır, bulut ağlar; yere düşer, rahmetleşir. Kuru toprak hayatlaşır, can suyuyla yapraklaşır.
“Sen, hem nârsın, hem de nur!” diyen âşık, doğru söylemiş. Toprak yanmasaydı, bulut ağlamasaydı; Nar tâneleri, yaprakları görecek ışığı nasıl bulabilirdi?
Gözler, nasıl görebilirdi?
“Parça, bütünün habercisidir” diyen hikmetli ağız, bu gerçeğe işâret etmiş olmalı.
Her bir tâne, senden işâret, senden haberci…”Vücûd iklîminin sultânı sensin!”